Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın doktoru ve dostu olan Kardiyolog Uzm. Dr. Sait Kenan, Denktaş’ın yerine yetişecek birinin olmadığını vurguladı.
Uzm. Dr. Sait Kenan, Kurucu Cumhurbaşkanı Merhum Rauf Raif Denktaş’ı ölümünün yıl dönümünde, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine anlattı.
1977 – 2005 yılları arasında Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde, ardından ise bazı özel hastanelerde görev yapan Dr. Kenan, uzun yıllar Denktaş’ın sağlığını takip etti, yurtiçi ve yurtdışında yanında oldu.
Dr. Kenan, Uzun yıllar içinde yakından tanıma fırsatı bulduğu Denktaş’ı “çok bilgili, hafızası çok kuvvetli, bonkör” olarak niteledi ve “Onun yerine yetişecek biri yoktur” dedi.
– Cumartesi toplantıları…
Her cumartesi sabahı Denktaş’ın yakın arkadaşlarından oluşan bir grubun Saray’a gittiğini anlatan Dr. Kenan, bu grupta Osman Örek, Kaya Bekiroğlu, Nejat Konuk, Mehmet Barut ve Rauf Ünsal gibi isimlerin yer aldığını belirtti. Dr. Sait Kenan, “Ben her cumartesi gider muayenesini yapardım. Ardından Osman Örek, Dr. Kaya Bekiroğlu, Nejat Konuk, Mehmet Barut, Rauf Ünsal gelirdi. Saat 10’a kadar oturur, siyasetten oradan buradan konuşurduk, fıkralar anlatılırdı. Yıllarca devam etti bu. Biri eksik olsa ‘Neden gelmedi o, söyleyin gelsin’ derdi. Çok yakın arkadaşlarıydı bunlar” dedi.
-“Kimse görmeden EKG aletini getirin, Cumhurbaşkanını getiriyorum’
Denktaş’ın 1996 yılında geçirdiği kalp krizini ve ardından yaşananları Dr. Sait Kenan şöyle anlattı:
“Sabaha yakın saat 4.30’da eve bir telefon geldi. ‘Doktor bey başkan sizi ister, ağrısı var’ dediler. Hazırlanıp gittim. Bir gün evvel beraberdik, gayet iyiydi. Yalnız İtalya’dan yeni gelmişti, bir toplantıdan. Gittim saraya, yataktaydı. Bu arada Dr. Öztürk Beyin de gelmesini istedi. Boyun fıtığı da vardı, acaba ona mı bağlı diye… Çünkü Denktaş Bey kalbe hiçbir şey kondurmak istemezdi… Öztürk Bey, ‘Sait Bey gelsin benimle ilgili değil’ demiş. Muayene ettim. Dedim ki, ‘Efendim bu sizin dediğiniz gibi boyun fıtığı ile ilgili bir ağrı değildir. Bu ciddi bir ağrıdır, hastaneye gideceğiz’. İtiraz etti, ‘Hastaneye gitmem’ dedi. Dedim, ‘Gideceksiniz, bunun başka çaresi yok, bunu tetkik etmek lazım’. Bu arada hemen telefon ettim hastaneye, servisimi aradım. Ben aynı zamanda oranın klinik şefiydim. Dedim ki, ‘Fizik tedavi bölümüne kimse görmeden EKG (Elektrokardiyografi) aletini getirin, Cumhurbaşkanını getiriyorum’.
Fizik tedavi bölümüne gittik, Sema hemşire geldi EKG’yi çektik. Çekerken bir baktım ki kalp krizi geçiriyor. Dedim ki, ‘Efendim kalp krizi geçiriyorsunuz’, ‘Tamam, sana teslim oluyorum’ dedi. Aradım yukarıyı, nöbetçi doktor Dr. Gülgün Vaiz’di. Yukarıyı hazırlattım. O zaman acil müdahale edecek koroner ünitemiz yoktu. İlaç tedavisi yapıyorduk. Hemen yukarıya çıktık, gerekli arkadaşlar çağrıldı. Bir saatlik bir tedavi uyguladık, rahatlattık.”
-“Amerikan ve İngiliz Elçilikleri yardım teklif etti”
“Ardından odama geçtim. Telefon çaldı, “Doktor bey sizi bir İngiliz arıyor’ dediler. Telefon Amerikan Elçiliği’ndendi. Denktaş’ın durumunu sordular. Yardıma ihtiyacımız olursa hazır olduklarını, helikopterin de hazır olduğunu söylediler. Teşekkür ettim, yardıma ihtiyacımız olursa bildireceğimizi söyledim.
Hemen ardından İngiliz Elçiliği’nden aradılar, onlar da yardıma hazır olduklarını söylediler. Onlara ihtiyaç olmadı. Daha sonra biz Türkiye Elçiliğine bildirdik, askere bildirdik.
Türkiye’den ekip çağırdım, Dr. Derviş Oral geldi, Kıbrıslı Dr. Önal Özsaruhan da duyar duymaz geldi. Karar verdik alıp gidelim kendisini. Birkaç gün Kıbrıs’ta yattı sonra ambulans uçağı ile Türkiye’ye gittik. Orada ilk müdahale yapıldı, damara girildi, tıkalı olan damar açıldı. 3-5 gün sonra Denktaş Beyi alıp geri geldim. Ondan sonra tedavisine hep ben baktım. Tüm seyahatlerinde yanında refakatçi oldum.”
-“İsviçre’de her akşam Klerides ile yemek yerlerdi”
Yurtdışı seyahatlerinde yaşanan bazı anılarını da paylaşan Dr. Kenan, Kıbrıs sorunu ile ilgili İsviçre’de yapılan görüşmeler süresince her akşam Kıbrıslı Rum Lider Glafkos Klirides ile yemek yediklerini aktardı ve Denktaş ile Klirides’in çok samimi olduğunu söyledi.
Dr. Kenan, Denktaş ile dönemin ABD Başkanının özel temsilcisi Richard Holbrooke arasında Amerika’da yapılan “çok gizli” görüşmeyi ise şöyle anlattı: “Amerika’da görüşmeler vardı, gittik. Odalarımızdaydık. ABD Başkanının Özel Temsilcisi Richard Holbrooke’un otele geleceğini ve Denktaş Bey ile görüşmek istediğini söylediler. Denktaş’ın odasına gittim, anahtarı vardı bende, açtım girdim. Denktaş Bey uyuyordu. Durumu aktardım, “Nereden çıktı bu?” diye sordu. Bir yarım saat geçti, iki katlı bina korumalarla doldu.
Holbrooke ile Denktaş girdiler odaya, 1 saate yakın görüştüler. Ondan sonra Holbrooke çıktı Klirides’e gitti. Bu görüşmeden sonra hiçbir demeç vermedi, kimseye bir şey açıklamadı. Çok gizli bir görüşmeydi.”
Denktaş’ın Kıbrıs konusundaki ciddiyetine ve görüşmelerdeki ağırlığına değinen Dr. Kenan, “Kıbrıs konusunda hiçbir taviz vermezdi. Bazen tartışırdık, ben anlaşmaya varmaya daha yakın görüşteydim. ‘Hayır’ derdi… Türkiye’nin etkinliğini çok önemserdi yani Taksim’i dolaylı olarak isteyen bir adamdı ve açık olarak da bunu söylerdi” diye konuştu.
-“Oğlunun ölümünden sonra bir süre her gün Lefke’ye Şeyh Nazım’a gitti”
Denktaş’ın oğlu Raif Denktaş’ın 1985 yılında bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi ile ilgili de konuşan Dr. Kenan, Denktaş’ın yıkıldığını hiçbir zaman göstermediğini söyledi. Kenan, “Oğlunun ölümünden sonra çok metin durdu, hep içine atardı. Gömüldükten sonra bir süre her gün Lefke’ye Şeyh Nazım’a gitti. Gidip konuşurdu, ‘Rahatlarım’ derdi” ifadelerini kullandı.
-“20-30 tane pulyayı benden gizli yemiş”
Diyabeti de olan Denktaş’ın sağlığına hiç dikkat etmediğinden ve telkinlerine aldırış etmediğinden yakınan Dr. Kenan, “Oğlunun ölümünden sonra tam olarak devreye girdim, sıkı şekilde takip etmeye başladım. Bir ara yılan adasında yürüyüşlere çıkardık, ondan sonra vazgeçti. Severdi yemeği… Uyarırdım, ‘tamam’ derdi ama dinlemezdi” diye konuştu.
Denktaş’ın pulya yemeğini çok sevdiğini belirterek birlikte gittikleri bir daveti anımsayan Dr. Kenan, “Bir gün bizi pulya yemeye davet ettiler. Yeniboğaziçi’ne gittik. 20-30 tane pulyayı benden gizli yemiş, sonra söyledi” dedi.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın ölümünden bahsederken ise hüzünlenen Dr. Kenan şöyle dedi: “Ben beklerdim, devamlı bilgilerini alırdım. Şok olmadım, beklediğim bir şeydi. İyi değildi… Ama ölecek adam değildi…”