Tarih boyunca ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin izlerini bünyesinde korumayı başaran Safranbolu, tarihi yapısı ve doğal güzellikleriyle ilgi çekiyor.
SAFRANBOLU UNESCO LİSTESİNDE
Karabük’ün geçmişten günümüze tarihini korumayı başarabilmiş ilçesi Safranbolu 17 Aralık 1994’te UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası listesine alındı. Osmanlı mimarisinin eşsiz eserlerini gördüğümüz Safranbolu’da toplam 1890 adet tescilli taşınmaz kültür örneğine rastlanıyor. 17. yüzyıldan günümüze 1466 adet sivil mimari ev örneği, 48 cami, 131 çeşme, 31 köprü, hanları ve hamamları, 47 arkeolojik sit, 5 kentsel sit alanı ile yerli yabancı turistlerin ilgi odağı oluyor.
SAFRANBOLU’NUN TARİHİ YAPISI
Safranbolu tarihi MÖ 3000 yıllarına kadar dayandırılıyor. Kızılırmak ile Filyos ırmağı arasında kalan Safrabolu’da Hititler, Firigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çabanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği görüldü. Safranbolu’nun Osmanlılar tarafından ilk olarak alınışı ise 1354 yılında Osmanlı Sultanı Osman Bey’in oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından gerçekleştiği tahmin ediliyor. Safranbolu şehri tipik bir Osmanlı şehridir ve yüzyıllar boyunca kervan ticaretinin önemli uğrak noktalarından biri oldu. Şehrin yerleşim planı ekonomik olarak gelişmeye doğal bir tepki olarak gelişmiş ancak bu sırada özgünlüğünü korumaya devam etti.
Safranbolu şehri, tipik binaları ve sokaklarıyla tipik bir Osmanlı şehridir ve yüzyıllar boyunca kervan ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Yerleşim, 11. yüzyıldaki Türk fetihlerinden sonra bir ticaret merkezi olarak gelişmiş ve 13. yüzyıla gelindiğinde önemli bir kervan istasyonu haline gelmiştir. Şehrin yerleşim planı, ekonomik genişlemeye yanıt olarak organik büyümesini göstermekte olup, binaları geleneksel kervan yollarının ortadan kalkmasına ve sonrasına kadar gelişen sosyo-ekonomik yapısını temsil etmektedir.
YÖRÜK KÖYÜ
Safranbolu’ya 11 kilometre uzaklıkta bulunan Yörük Köyü Müze Köy olarak biliniyor. Kültür Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alındı. Safranbolu’nun küçük bir maketi olan köyde 93 adet tescilli eser bulunuyor.
Köyün yaşlıları atalarından duyduklarını bilgileri “Osmanlının başlangıcı olan Kayı boyunun Karakeçili aşiretine bağlı olarak, Safranbolu’nun Taraklı Borlu yöresine, geniş aileleri ve hayvanları ile 3 kardeş gelmişler. Adları Hüseyin, Hacı ve Davut. Bu geniş oba yerleşirken, büyük kardeş Hüseyin, bu Yörük Karyesini kurmuş. Öbürleri de yine kendi adlarını taşıyan “Hacılar Obası ve “Davut Ovası’nı “ kurmuşlar.” şeklinde aktarıyorlar.
CİNCİ HAN
İlçe merkezinin tam ortasında bulunan Cinci Han Sultan İbrahim’in Kazaskerlerinden namı Cinci Hoca olan Kazasker Hüseyin Efendi tarafından memleketine yaptırılmış önemli bir mimari yapı olarak varlığını koruyor. Kesme ve moloz taştan 17. yüzyılın ortalarında yapıldı. Han iki bölümden oluşuyor. Ortadaki bahçeye bakan kısımda odalar, güney batısına ise bahçeden geçilen ahır bölümü bulunuyor. Bahçenin ortasındaki havuz ise ilk günkü görünümünü bugünde koruyor. Yeni restore edilerek hizmete açılan 2 katlı 63 odalı Cinci Hanı’nın giriş kapısı, kilit ve anahtarı; Türk demir işçiliğinin ilginç örneklerinden biri olarak kaydedildi. Cinci Han Safranbolu’da eski çarşı bölgesinde yer alıyor. Kolay ulaşımıyla turistlerin uğrak noklarından biri oluyor.
İNCEKAYA SU KEMERİ
İncekaya Su Kemeri, Tokatlı Kanyonu’nun içerisinde yer alıyor. Sultan 3.Selim döneminde sadrazamlık görevinde bulunan İzzet Mehmet Paşa tarafından, Safranbolu’ya su getirmek amacıyla yaptırıldı.
116 metre uzunluğundaki su kemeri, yerden yaklaşık 60 metre yükseklikte bulunuyor. Üzerindeki 5 kemerli bölümün tamamen taştan ve Horasan harcı ile yapıldığı kemer, geçen suyun akış hızının dengelenmesi için 3 kıvrımlı olarak tasarlandığı biliniyor. Bu kemer sayesinde gelen su halk arasında “paşa suyu” olarak anılıyor.
SAFRAN ÇİÇEĞİ
Safranbolu’ya adını veren “Safran” çok eski çağlardan beri çiçek tepecikleri, baharat ve gıda boyası olarak kullanılan soğanlı bir bitkidir. Çiğdemle yakın akraba olan bu bitkinin (Crocos Savitus) anayurdunun Akdeniz ve İran olduğu düşünülüyor. Ortalama 20-25 cm.ye kadar boylanabilen safran bitkisi Ağustos Eylül aylarında soğan şeklinde ekildikten sonra Ekim ayında huni biçiminde mor çiçekler açar. Çiçeklerin tam ortasında üç parçalı, kırmızımsı turuncu tepecikler yer alıyor.
Sabah güneş doğmadan toplanan ve kurutularak kullanılan safran çiçeğinin turuncu tepecikleri içerdiği maddeden dolayı katıldığı yiyecek ve içeceği sarıya boyuyor.Yaklaşık 10 gram safran elde etmek için 1430 tepecik gerekiyor.










