Son araştırmalar, yakın arkadaşlıkların yüzde 70’inin yedi yıl içinde sona erdiğini gösteriyor. Uzmanlar, yakın arkadaş kaybının, kişiyi hem psikolojik hem de nörolojik anlamda etkileyebildiğini belirterek uyarıyor.

1. TEHDİT ALTINDA HİSSEDER
Nörolog Dr. Lisa Shulman, arkadaşla küsmenin, beynin duygusal tepkilerden sorumlu olan bölgesi amigdalayı harekete geçirdiğini belirtiyor. Uzman isim, ”Amigdala, çevredeki tehditleri tarar. Duygusal travma belirli bir eşiği aşarsa, beyin alarma geçer ve vücut savunma moduna girer” diyor.

Psikiyatrist Dr. Sharon Batista; serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi ruh halini düzenleyen kimyasalların bu süreçte etkilenebileceğini söylüyor.
Serotonin azalması mutsuzluk yaratırken, dopamin kaybı hayattan keyif alma yetisini azaltabiliyor.

Dr. Shulman, kayıpla ilgili çevresel tetikleyicilerin zamanla “duygusal beyin”i güçlendirebileceğini, bu durumun ise “düşünen beyin”i bastırarak anksiyete, depresyon ve uyku sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor.

Bu durumu “belirsiz yas” olarak tanımlayan terapist Stevie Blum, “Hayatta olan ama hayatınızda artık olmayan birini özlemenin verdiği acı”nın, kişiyi kederli bir ruh haline sürükleyebileceğini söylüyorç
2. REDDEDİLMİŞLİK HİSSİ
Arkadaşlıklar aidiyet ve bağ kurma ihtiyacını karşıladığı için bu bağın kopması kişide yalnızlık, öz şüphe ve reddedilme duygularını doğurabilir. Dr. Batista, bunun depresyon, anksiyete ve özgüven kaybına da yol açabileceğini ekliyor.
3. KORKU TEPKİSİ
Blum’a göre, bazı insanlar bu tür kayıplardan sonra tekrar incinme korkusuyla diğer ilişkilerden uzak durabilir. Dr. Romanoff ise, kişinin kendini izole ederek duygusal savunma geliştirebileceğini öne sürüyor.










