Danimarka’da yapılan yeni bir araştırma, “yoğun şekilde yaşanan yasın” erken ölüme neden olabileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, yasın yoğunluğu ile ölüm riski arasındaki bağlantıyı araştırdı.
Katılımcıların yas düzeyleri, bilimsel bir değerlendirme aracı olan “Prolonged Grief-13” ölçeği ile ölçüldü. Bulgulara göre, yoğun yas belirtileri gösteren bireylerde, on yıl içinde erken ölüm riski, düşük düzeyde yas yaşayanlara kıyasla iki kat daha fazla çıktı.


En yaygın olan grup (yüzde 38), “sürekli düşük düzeyde yas belirtileri” gösterdi.
Katılımcıların yüzde 20’ye yakını “yüksek ama zamanla azalan” yas belirtileri yaşadı.
Yüzde 29’u ise “orta düzeyde başlayıp zamanla azalan” yas yaşadı.
Yüzde 9’u başta düşük olan yas belirtilerinin altıncı ayda zirveye çıkıp sonra azaldığını bildirdi.
En küçük grup olan yüzde 6 ise “yoğun ve kalıcı yas” yaşadı. Bu grup, erken ölüm açısından en yüksek riski taşıyanlar oldu.

Her yıl yaklaşık 2 bin 500 kişiyi etkileyen “Kırık Kalp Sendromu”, kalbin kan pompalama işlevini geçici olarak bozuyor ve kalp kriziyle benzer belirtiler gösteriyor. Ancak kalp krizinden farklı olarak, bu sendromda damar tıkanıklığı görülmüyor.

İskoçya’daki Aberdeen Üniversitesi’nde yapılan beş yıllık bir araştırma, yaklaşık 4 bin hasta üzerinde yürütüldü. Bulgular, bu sendroma sahip hastaların dörtte birinin yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. Ayrıca, kalp krizini önlemek amacıyla verilen ilaçların, takotsubo kardiyomiyopati üzerinde etkili olmadığı da tespit edilmişti.










