Toros, AP’de düzenlenen “Kıbrıslı Türkler ve AB – Kıbrıs’ın Yeniden Birleşmesine İlişkin Perspektifler” panelinde konuştu

0
76

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Dış İlişkiler Sekreteri Fikri Toros, dün Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Kıbrıslı Türkler ve AB – Kıbrıs’ın Yeniden Birleşmesine İlişkin Perspektifler” konulu panelde bir konuşma gerçekleştirdi.

CTP’den yapılan yazılı açıklamaya göre Toros, konuşmasında Kıbrıs barış tesisi sürecindeki çıkmazın daha fazla geç kalmadan aşılabilmesi için BM zeminine dönülmesinin şart olduğunu vurguladı. “Ortak yurtta” özlenen kalıcı barış ve gerçek demokrasi için birleşmenin ve bütünlüğü korumanın zaruri olduğunun da hiç unutulmaması gerektiğini belirten Toros, “Kıbrıs’ımız bölünemeyecek kadar küçük, içinde tüm toplumları barış içinde barındırabilecek kadar büyüktür!” ifadelerini kullandı.

2004 Annan Planı, 2008 Talat-Hristofias süreci ve 2017 yılının ilk yarısında İsviçre’de gerçekleşen çok taraflı Kıbrıs konferanslarının sonuçsuz kalmalarının ardından, Kıbrıs barış tesisi sürecinin tarihinin en derin çıkmazına girdiğini kaydeden Toros, “Toplumlararası siyasi sorun 60. yılına girerken, Ada’mızda bölünmüşlük derinleşerek devam etmekte ve ortak yurdumuzun federal çatı altında yeniden birleşmesi artan ivediliğini korumaktadır” dedi.

Çözüm sürecinin girdiği çıkmazdan bu yana Ada’da meydana gelen gelişmeler ve bunların yol açtığı değişimin, Kıbrıslı toplumların geleceği açısından son derece endişe verici olduğunu ifade eden Toros, Ada dışındaki mevcut durumu da değerlendirdi.

-“ Kıbrıs Doğu Akdeniz’de süregelen jeopolitik sorunların çekirdeği konumundadır”

Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de süregelen jeopolitik sorunların çekirdeği konumunda olduğunu dile getiren Toros, Rum Yönetimi’nin yaptığı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırması anlaşmaları ve bunlara dayalı petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetlerine yönelik girişimlerinden ve yaratacaklarından bahsetti.

Toros, “Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının paylaşımı sadece hukuki bir konu olarak ele alınmamalıdır. Bunun siyasi, ekonomik ve güvenlikle ilgili boyutları da vardır. En büyük siyasi sorunun da Kıbrıs sorunu olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.

BM Güvenlik Konseyi kararlarına ve parametrelerine, 11 Şubat 2014 tarihli ortak metne ve Crans-Montana itibarıyla varılan tüm yakınlaşmalara bağlı kalarak, siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli ve iki toplumlu federasyon hedefiyle ve sonuç odaklı bir yaklaşımla resmi müzakerelere devam etmenin her iki toplum liderinin “ortak yurda” dair esas ve acil olan sorumluluğu olduğunu vurgulayan Toros, BM zeminine dönülmesinin şart olduğunu belirtti.

“Annan Planı sürecinden Crans-Montana’ya kadar yürütülen yoğun çabaların başarısızlıkla sonuçlanmasının başlıca sebeplerinden birinin, sorunun uluslararası boyutlarının hafife alınmış olmasıdır” diyen Toros, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümünün bölgedeki deniz yetki alanlarına ilişkin sorunların da bütünlüklü bir şekilde çözümlenmesini mümkün kılacağını söyledi.

Kıbrıs Türk Toplumunun insan hakları, sosyal, kültürel ve ekonomik refah gibi öncelikli beklentilerinin karşılanması ve güvence altına alınması gerektiğini kaydeden Toros, taraflar arası güvenin arttırılma

-Karma evliliklerden doğan çocuklar…

Karma evliliklerden doğan çocuklara vatandaşlık verilmesinin ve hak ihlalinin sonlandırılması olarak algılanması gerektiğini de söyleyen Toros, ” Karma evlilik çocukları, AB hukukuna ve Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre vatandaşlık hakkına sahiptirler” dedi.

Kamuoyu araştırmalarının, statükonun sürdürülebilir olmadığını gösterdiğini dile getiren Toros, bunun BM zemininde resmi müzakerelerin daha fazla geç kalmadan sonuç odaklı olarak devam etmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti.

Çok sayıda milliyetçi siyasinin federal çözüme şüpheyle yaklaştığını, bu yüzden bölünmüşlüğü derinleştiren güvensizlik, korku ve şüphe ortadan kaldırılmadan, ayrıca federal çözümün getireceği kazanımları toplumlara yaşatmadan, kapsamlı çözüm çabaları önündeki zorlukların devam edeceğini anlatan Toros, bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ilişkilerinin normalleştirilmesinin, Kuzey Kıbrıs’ın AB müktesebatına ve Euro bölgesine entegrasyon hazırlıklarının başlatılmasının önemine işaret etti.

HENÜZ YORUM YOK