Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı… “Akdeniz’de 20. yüzyılın insanlık trajedisi: Kıbrıs Türklerine yönelik toplu katliamlar”

0
89

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı… “Akdeniz’de 20. yüzyılın insanlık trajedisi: Kıbrıs Türklerine yönelik toplu katliamlar”

Kıbrıs’ı İngiliz sömürge idaresinin başlangıcından itibaren Yunanistan’a bağlama hayalleri kuran Rumlar, Ada’nın asli unsuru Türklere karşı 1958’den1974’e kadar toplu katliamlar gerçekleştirerek 20. yüzyılda Akdeniz’de bir insanlık trajedisine imza attı.

Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet’in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırladığı dosya haberler kapsamında bu haberde, Kıbrıs’ta İngiliz sömürge idaresinin (1878-1960) son dönemine denk gelen 1958 yılında başlayan ve Türkiye’nin 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar olan sürede Türklere karşı mezalimleri ve öncesi süreç derlendi.

Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması emelini içeren Enosis Planı, İngiliz sömürge idaresinde Rumlar tarafından 1930’lu yıllarda dillendirilmeye başlandı.

Yunanistan’da eğitim alarak 1954’te Kıbrıs’a çıkan Yeoryos Grivas önderliğinde bir yıl sonra EOKA terör örgütünün kurulduğu ilan edildi.

İlk etapta İngilizlere karşı çatışmalara giren aşırılık yanlısı Rumlar ve EOKA örgütü, İngiliz sömürge idaresinin son yılları olan 1958 itibarıyla Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması yolunda engel gördükleri Türklere yönelik toplu katliamlara yöneldi.

Rumlar, Kıbrıs Türklerine yönelik 1958 yılında Sinde, Atlılar, Amayi, Üç Şehitler ve Goşşi katliamlarını gerçekleştirdi ve kurbanların tamamına yakını kimlik tespitleri yapılmadan toplu mezarlara gömüldü.

İngiltere’nin, Zürih ve Londra anlaşmaları sonrası Kıbrıs’ta 2 egemen askeri üs alarak Ada’nın bağımsızlığını kabul etmesi ve idareyi Rumlar ile Türklerin ortaklaşa kurdukları “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne bırakmasının ardından, Rum devlet yetkililerinin de desteğiyle terör örgütü EOKA, Türkleri yönetimden dışlamak için planlarını devreye soktu.

Dönemin Cumhurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios başta olmak üzere Rum liderliği ile Yunan subaylarca hazırlanan Akritas Planı, Yunan ordusu subaylarıyla gizli anlaşma yapılarak 1963 yılında hazırlandı.

Plan, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden Türkleri silah zoruyla uzaklaştırmak, daha sonra da Türklere yönelik etnik temizlik yaparak Ada’yı Yunanistan’a bağlamayı” hedefliyordu.

Planın aynı yıl uygulanmaya konulmasıyla birlikte devletten destek alan EOKA terör örgütü, Türklere yönelik toplu katliamlara yöneldi.

Rum çeteler, 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine karşı başlattığı silahlı saldırılar “Kanlı Noel” olarak adlandırılırken, bu saldırılar, Ada’daki Türklere yönelik ikinci dalga toplu katliamlar oldu. Bu aynı zamanda toplumlar arası çatışmaların da başlangıcını teşkil etti.

“Kanlı Noel” kapsamında Rumlar, EOKA terör örgütü öncülüğünde Kumsal, Ayvasıl ve Küçük Kaymaklı saldırılarında onlarca Kıbrıs Türkü’nü öldürdü.

EOKA’lı teröristler, ilk büyük katliamını Lefkoşa’da bulunan Ayvasıl köyündeki Kıbrıs Türklerine karşı 23 Aralık 1963’te gerçekleştirdi.

Bu köyde esir alınan 21 Kıbrıs Türkü, elleri bağlandıktan sonra katledildi ve toplu mezara konuldu.

Rum çeteleri, 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ile 3 çocuğunu da barbarca katletti.

Erenköy ve çevresindeki Türk köylerini savunan üniversite öğrencileri ve Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) direnişçilerine karşı toplu katliam girişimi deneyen EOKA lideri Yeoryos Grivas komutasındaki çeteler, Türk Hava Kuvvetleri’nin müdahalesi ile durduruldu.

Limasol, Gazimağusa ile Ağrotur ve Dikelya katliamlarını 1964’te işleyen Rumlar, 1967’de terörist elebaşı Grivas yönetiminde Geçitkale ve Boğaziçi köylerinde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 26 Türkü katlederek toplu mezarlara koydu.

Yunanistan’da iktidara gelen askeri cuntanın III. Makarios’a Enosis’i uygulama konusunda baskılarına rağmen, Türkiye’nin Grivas’ın Ada’dan çıkarılması, Türk bölgelerine ekonomik ablukanın kaldırılması ve saldırıların engellenmesi yönünde III. Makarios’a verdiği ültimatomla, Grivas görevinden istifa etti ve 12 bin Yunan askeri geri çekildi.

Türkiye’nin ültimatomla Kıbrıs Türklerinin 1967’den 1974’e kadar süren kısmen mezalimden kurtulmuş görüntüleri, 1974 yılında EOKA terör örgütü liderlerinden Nikos Sampson’un III. Makarios’a karşı Rum Millî Muhafız Güçleri ile darbe yapmasıyla birlikte ortadan kalktı.

Türklere yönelik 1974’te gerçekleştirilen Alaminyo, Limasol, Muratağa-Sandallar ve Atlılar ile Taşkent ve Taşpınar katliamlarına EOKA militanlarının yanı sıra Rum güvenlik güçlerinin de katıldığı belirlendi.

Akdeniz’de bir trajediyi yol açan Rumların işlediği katliamlar, Kıbrıs Barış Harekatı ile son bulurken, 1958-1974 arası Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç olarak tarihe geçti.

– “Çizdiğimiz yol, Anavatan’ın desteğiyle egemen iki ayrı devlet temelidir”

Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar, Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Türkiye’nin destekleriyle TMT olarak teşkilatlandıklarını belirterek, “1974’teki harekat ile özgür ve egemenliğimize kavuştuk.” dedi.

Kıbrıs Türkleri olarak EOKA’nın faaliyete geçtiği dönemde bir takım savunma grupları oluşturduklarını dile getiren Bayar, TMT’nin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini, 1974’e kadar “kurtuluş direnişi” gösterildiğini söyledi.

Bayar, Kıbrıs Türkü’nün Ada’da hiçbir zaman azınlık olmayacağını vurgulayarak, “Çizdiğimiz yol, Anavatan’ın desteğiyle egemen iki ayrı devlet temelidir.” ifadesini kullandı.

Erenköy Direnişi ve Barış Harekatı Malul Gazisi ve eski Bakan Eşber Serakıncı, Kıbrıs Türkü’nün Yunan-Rum saldırılarına maruz kaldığını, bu nedenle Türkiye’nin müdahale etmek istediğini ancak ABD’nin bunu engellediğini kaydetti.

Serakıncı, Kıbrıs’ta çarpışmalar alevlendikçe Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tehlikeyi gördüğünü ve Türkiye’den yardım istediğini belirterek, “19 Temmuz gecesi, sancaktar üst kademeyi topladı ve ‘yarın sabah çıkarma olacak, Türkiye, çıkarma yapacak’ dediğinde ve biz bunu bölüklere duyurduğumuz zaman, o günü yaşamak lazım, o mücahitlerin nasıl sevindiğini anlatmam mümkün değil.” dedi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait paraşüt birliğinin inişi sırasında yönlendirme yapmak üzere görevlendirildiğini söyleyen Serakıncı, TSK’ya ait paraşütçülerin adaya indirme yapmasına ilişkin anılarını anlatarak şunları kaydetti:

“Askerler uçaklardan atlamaya başladılar ve dedim bu iş bitti. Gökyüzü, lale tarlası gibi paraşütlerle doldu. Öyle bir yere atladılar ki oradaki tepe Rumların elindeydi, orada ağır makinaları vardı. Bu adamlar, onların gözlerinin önünde atladılar.”

Cumhurbaşkanlığı eski danışmanı Sabahattin İsmail ise Kıbrıs Türkü’nün harekat öncesi yaptığı mücadelelere değinerek, Ada’da Türklerin yaptığı basın-yayın çalışmalarına ve çıkarılan gazetelere değindi.

Atatürk’ün, Kıbrıs Türkü gençlerinin Türkiye’de istedikleri üniversiteye gidebileceği yönünde yetkililere talimat verildiğini kaydeden İsmail, “Atatürk’ün emriyle Kıbrıs’ta Türklük bilinci canlansın, milli şuur yükselsin diye Hamidiye Okul Gemisi, Kıbrıs’ı ziyaret ediyor 1937’de. Geminin mürettebatı ve okul öğrencileri adaya çıkıyor büyük coşkuyla, binlerce kişi tarafından karşılanıyorlar, halk sokaklara dökülüyor.” dedi.

İsmail, Türkiye’nin en değerli öğretmenlerini Kıbrıs okullarına yolladığını söyledi.

EOKA’nın kuruluşundan sonra TMT’nin kurulmasında milliyetçi Türk gençlerinin etkili olduğunu belirten İsmail, KKTC milli mücadelesinin silahlı direniş şeklinde Türk subaylarının yönetiminde yükseldiğini ifade etti.

NO COMMENTS