20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları kapsamındaki ana tören Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda yapıldı.
Tören İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle başladı.
Sonrasında Yavuz Çıkarma Plajı’ndan getirilen bayraklar Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a teslim edildi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar törende yaptığı konuşmada, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekâtı’nın Kıbrıs Türkü’nün hürriyet mücadelesinde Anavatan Türkiye ile omuz omuza, her türlü zorluğa göğüs gerebileceğinin en asil nişanesi olduğunu belirterek, “Bugün bir savaşın değil, Kıbrıs adasında barışın, huzurun, insanca yaşamın kırk dokuzuncu yıl dönümüdür. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs adasında, barışın en önemli kilometre taşıdır, miladıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmenizin ardından ilk ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapması ve Barış ve Özgürlük Bayramı münasebetiyle Kıbrıs Türk halkı ile birlikte olmasının, tüm dünyaya “Kıbrıs Türkü yalnız değildir” mesajını güçlü bir şekilde verdiğini vurguladı.
Kıbrıs meselesinin Türkiyesiz halledilemeyeceğinin kaydeden Tatar, Türkiye olmadan, Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda var olamayacağının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs konusundaki yeni siyasete işaret etti.
Tatar, “Egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm şeklini gündeme getirirken, bu yeni çözüm önerimiz Anavatan Türkiye ile tam bir fikir ve eylem birlikteliği içerisinde ilk kez 2021 yılında Cenevre görüşmelerinde Birleşmiş Milletlere sunulmuş oluyordu. Egemen eşitlik ile eşit uluslararası statümüz teyit edilmeden müzakere masasına oturmayacağımızı her platformda vurgulamaktayız” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk Halkını bir zulme dönüşen izolasyonlar altında ezerek, federal bir müzakereye zorlama döneminin bittiğini de vurguladı.
Tatar, “Kıbrıs Türk halkı olarak bir çözüm için egemenliğimizi Rum tarafına teslim etmeyeceğimizi statükoyu besleyen tüketilmiş federasyon zemininde değil; adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün ancak iki Devlet esasında olabileceğinivar gücümüzle haykırıyoruz. Kıbrıs Türk tarafı olarak Anavatan Türkiye’nin de desteğiyle her zaman diplomasiden ve diyalogdan yana olduk. Kıbrıs’ta 1974’ten beri devam eden barışı bir çözümle kalıcı hale getirmeye her zaman hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, 2021 yılında Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Kıbrıs Konferansı’nda sundukları “iki devletli” çözüm önerisi, “Maraş Açılımı” ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu’nda yapmış olduğu tarihi konuşma ve Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde, KKTC’nin Anayasal adıyla gözlemci üye olarak kabul edilmesinin, Kıbrıs’ta yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu vurguladı.
İki devlet arasında iş birliği mekanizmalarının kurulması için çok çaba sarf ettiklerini ve BM Genel Sekreteri Guterres aracılığıyla Rum liderliğine iki halkın da faydasına olacak ve günlük yaşamı kolaylaştıracak hidrokarbon, su, kablo ile elektrik, yenilenebilir güneş enerjisi, düzensiz göçün önlenmesi, ticarete yönelik kapıların açılması konularını ilettiklerini belirten Tatar, “Ancak, Rum tarafından henüz bu iş birliği önerilerimize dair bir yanıt alınmamıştır. Bizlerin yürüttüğü yapıcı siyasetin tezahürü olan bu önerilere verilecek her bir cevabın aynı zamanda bir samimiyet testi olduğunu vurgulamak istiyorum” dedi.
Ayrıca bölgede refah ve istikrarın tesis edilmesine yönelik, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Doğu Akdeniz Konferansı” önerisinin de masada olduğunu hatırlatan Tatar, Kıbrıs Türk tarafının Rum tarafı ile eşit statüde, ilgili diğer ülkeler ve paydaşların yer almasını öngören bu tarihi çağrının, iş birliğinin oluşturulması için bulunmaz bir fırsat olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, bölgede kritik ve önemli gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz’deki jeopolitik durumun, hidrokarbon kaynakları üzerinden büyük bir mücadeleye dönüştüğünün de altını çizdi.
Tatar şu ifadeleri kullandı:
“Gerginliğin ana nedenlerinden birin Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Tüm bunlara karşı, KKTC ve Türkiye’nin hak ve menfaatleri ile stratejik çıkarlarımızın korunması, vatan topraklarının yanı sıra havada ve denizlerdeki haklarımızı içeren Mavi Vatanı savunabilmek için her türlü mücadeleye devam edilmektedir.”
Cumhurbaşkanı Tatar, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve dünyaya Kıbrıs konusunda beklentrilerini de ortaya koydu.
Tatar, “Başta Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği olmak üzere diğer ülkelerden beklentimiz özden gelen eşitliğimizin gereği olarak Rum tarafını uyarmaları ve egemen eşitliğimiz ile eşit uluslararası statümüzü teyide zorlamalarıdır” dedi.
Anavatan Türkiye’den KKTC’ye boruyla getirilen suyun tarımsal alanda da etkin bir şekilde kullanılabilmesine yönelik çalışmaların sürdürüldüğünü anlatan Tatar, yıllardan beridir ülkede süregelen elektrik sorunlarının köklü bir şekilde ortadan kaldırılması ve yenilenebilir güneş enerjisinden yararlanmanın önünün açılmasını sağlayacak, Türkiye’den deniz altından kablo ile elektrik bağlantısı yapılmasına yönelik çalışmaların da devam ettiğini kaydetti.
Tatar, KKTC’nin daha müreffeh bir geleceğe ulaşabilmesi için, Türkiye ve KKTC hükümetleri arasında imzalanan protokollerde yer alan projelere devam edildiğini de anlatarak, açılışının büyük bir coşku ile yapıldığı Ercan Havalimanı’nın yeni terminalinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ne kadar güçlenmekte olduğunu bir kez daha gösterdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasının devamında şunları ifade etti:
“Kıbrıs Türkü büyük bir azim ve kararlılık içerisinde verdiği varoluş ve özgürlük mücadelesi ile kendi devletini kurabilme başarısı göstermiş asil bir halktır. Kıbrıs Türklerinin, 15 Temmuz 1974’te yok olma noktasından 20 Temmuz Barış Harekâtı ile bağımsızlığına kavuşması, Doğu Akdeniz’de bir Türk Devletinin kökleşmesine ve Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Mavi Vatan’da meşru zeminde uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan hak ve hukuk temelinde Milletimizin ulusal güvenliği ve milli çıkarlarımızı koruyabilecek bir iş birliği potansiyelinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.”
Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmasını geleceğe yönelik mesajla tamamladı.
Tatar, en büyük temennisinin, 20 Temmuz 1974 sabahı, Girne semalarında doğan özgürlük güneşinin, hiç sönmeden ilelebet parlaması olduğunu da söyledi.