“Devletten devlete bir süreç başlayacaksa o zaman bunu düşünebiliriz”

0
99

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar ve yönetim kurulu üyelerini kabul ederek görüştü.

Kabulde yaptığı konuşmada, kendisine yapılan ziyaretten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Celal Bayar yönetimindeki Türk Mukavemet Teşkilatı’nın milli davamıza olan yakınlığının oldukça önemli olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Tatar, sözlerine şöyle devam etti;

“Sizinle istişare içerisinde olmak ve görüşünüzü almak, benim için büyük bir şanstır. Sık sık bir araya gelerek yaptığımız görüşmeler, benim açımdan önemlidir. Ben hep halkın içindeyim. Her türlü etkinlik ve faaliyette halkla iç içe bir Cumhurbaşkanı olarak vazifemi yürütmekteyim. Son iki yılda oldukça mesafe aldık. Benim Cumhurbaşkanı seçilmemden önce söylediğim şey, artık federal temelde bir antlaşmanın olamayacağıdır. Çünkü bu çok denendi. Fakat hiçbir sonuç elde edilemedi.

Çeşitli önerilere Rum tarafı hep hayır demiştir. Bizim en büyük talihsizliğimiz, 4 Mart 1964 186 no’lu kararla Kanlı Noel’den ve Rumların Kıbrıs Türkü’ne yaşattığı acılardan sonra tek taraflı olarak Makarios hükümetinin, sanki bütün Kıbrıs’ın hükümetiymiş gibi muamele görmesiydi. O hata, o kara leke hâlâ devam etmektedir. Bana göre çözüme engel olan, bu hadisedir. Annan Planı’ndan sonra Rumların tek taraflı olarak AB’ye alınması, bu işi daha da zorlaştırmıştır. Bu, Kıbrıs tarihinde önemli iki olaydır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki politikasında çok önemli gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Bu bölgede de gücü ve ayrıca kendi güvenliği için buradaki varlığıyla Akdeniz’de ve Kıbrıs’ta Türk-Yunan dengesinin devam edebilmesi için egemen bir Türk devletin Kuzey Kıbrıs’a şart olduğunu göstermektedir. Türk ve Yunan dengesi için mutlak suretle kuzeydeki devletin egemen bir devlet olması lazım. Egemen devlet olacak ki Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerini eskiden olduğu gibi yürütebilsin, garantörlüğü devam edebilsin ve Türk askeri bu adada kalmaya devam etsin. Eğer kuzeydeki devlet egemen değilse o zaman Kıbrıs Federal Cumhuriyeti içerisinde hem bizi yok etmeye çalışırlar hem de Türkiye Cumhuriyeti’ni adadan dışlarlar. Biz bu oyunlara gelmeyiz ve bunu defalarca karşı tarafa söyledik.
Dediğimiz şudur; biz de bir antlaşmadan yanayız. Barış, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile bu adaya gelmiştir. 1974’ten beri Kıbrıs’ta kimsenin burnu kanamamıştır. Kıbrıs’ta huzur ve güvenlik ortamı oluşturulmuştur. Bu güvenlik ortamı, Güney Kıbrıs’a da yaramıştır. Güney Kıbrıs’ın ekonomisi ve turizmi gelişmişse bunu Barış Harekâtı’na borçludurlar. Biz maalesef ambargo ve izolasyonlar altında büyük haksızlıklarla karşı karşıya kalmaya devam ediyoruz.

En son İngiltere ziyaretimde de görüştüğüm herkese bu çağda, ‘antlaşmaya varılamadı’ diye direkt uçuşun olmaması ayrıca ticarette, sporda uygulanan birtakım haksız engeller çağ dışıdır. Var gücümüzle sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ama Anavatan’ımızın desteğine rağmen bu zulüm devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen eylül ayında BM’nin 77. Genel Kurulu’nda dünyaya ‘Kıbrıslı Türklere uygulamakta olduğunuz bu ambargoları kaldırın. Artık KKTC’yi tanıyın’ demiştir. Türk Devletleri Teşkilatı’na üye olabilmemiz, Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki yerimizi Anayasal adımızla alabilmemiz bizim için çok önemlidir. Yavaş yavaş Türkiye Cumhuriyeti’nin de desteğiyle KKTC gerçeğini dünyaya duyuruyoruz, başarıyoruz. Şimdi artık dünyanın her yerinde Kıbrıs’ta bir siyasi sorun olduğu bilinmektedir. Ama Kıbrıs’ta iki ayrı halkın olduğunu da bütün dünya biliyor. Bizim yolumuz budur. Eğer bir müzakere süreci başlayacaksa mutlaka Anavatan’la birlikte söylediğimiz, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüz olmadan; onlar cumhuriyet, biz toplum olarak o masaya oturmayız. Bunlar çok denendi. O masadan hep biz zararlı kalktık. Onlar yoluna cumhuriyet olarak devam ediyor, biz bu tarafta toplum muamelesiyle irtifa kaybediyoruz.

‘Devletten devlete bir süreç başlayacaksa o zaman bunu düşünebiliriz. Ama şu anda mevcut koşullarda resmi olarak müzakere masasına oturmayız’ dedik ve pozisyonumuzu güçlendirdik.
Egemenlik demek, bağımsızlık, özgürlük, onurlu bir yaşam demektir. Bütün bunları siz hak ediyorsunuz. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle anıyorum. Onun aydınlık yolu bize ışık tutmuştur.
Türk Mukavemet Teşkilatı, ada çapında buradaki direnişimizin temel dayanağıydı. Aramızda olamayanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Aldığımız bayrağı selamete götürmek için çalışıyoruz. Anavatan her zaman yanımızdadır. Kıbrıs Türk halkı bu adada barış ve huzur içerisinde yaşamını sürdürecektir, bütün hedefimiz budur.”

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here