Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile birlikte, bu sürecin çocuklar açısından daha kolay atlatılması ve medya çalışanlarına yönelik bu tür travmatik haberlerin hazırlanıp sunulması noktasında bazı öneriler hazırladı…
Çocuğa ölüm en doğru şekilde nasıl söylenmelidir? Başlığı altında sıralanan öneriler şöyle ;
Ölen kişinin haberi size ulaştıktan ve olayın şokunu yetişkin olarak atlattıktan sonra açıklamanız gerekmektedir.
Çocuklar ebeveynlerinin duygularını kolayca hissetmektedirler. Bu nedenle en hızlı şekilde çocuklara en doğru ve net bilginin aktarılması gerekmektedir.
Çocuğun kendini en güvende ve en tanıdık hissedeceği yer seçilmelidir.
Evin salonu, odası, birlikte en çok zaman geçirdiğiniz veya kendini en rahat ifade ettiği yeri tercih edebilirsiniz.
Öncelikli olarak çocuğun bakımı ile yakından ilgilenen/bakım veren anne veya babanın vermesi daha uygun olur.
Ölen kişi çocuğun anne veya babası ise çocuğun verebileceği tepkilere karşı onun duygularını anlayabilecek, açığa çıkacak duyguları yatıştırabilecek, güvendiği bir yetişkin konuşmalıdır.
Ölen bir kişi için ‘öldü’ demekten çekinmeyin. Ölümü konuşmamız kaybı gerçek kılmakta ve çocuğa veda edebilme fırsatı sunmaktadır.
Gitti, uyuyor, hastalandı, tatile gitti, Allah yanına aldı gibi ifadeler kullanmayın. Bu ifadeler çocuğun ölen kişinin geri döneceğine inanmasına, uyku problemleri yaşamasına ve ölüm kavramını anlamamasına neden olmaktadır.
Her insan bir gün doğar ve bir gün ölür. Öldüğünde bedenini çalışmayı durdurur. Yani nefes alamaz, hissedemez, yemek yiyemeyez ve oyun oynayamaz. Insanlar bir çok sebepten dolayi ölebilirler. Bu senin için henüz yeni bir kavram olabilir. Bu yüzden bu konuda bana istediğini sorabilirsin. Ne zaman istersen sorularına cevap vereceğim.
Yetişkin olarak yaşadığınız yas sürecinden çocuğu uzaklaştırmamaya özen gösterin. Çünkü bu gerçek bir süreçtir. Çocuğu uzaklaştırmanız çocuğun kendi yas sürecine başlamasını ve ölen kişiye veda etmesini engeller. Kendi yas sürecinizde gösterdiğiniz aşırı tepkileri çocuğun önünde yaşamamaya özen gösterin.
Çocuğa ağlama, ağladığını görürse o da üzülür, sen güçlüsün gibi ifadeler kullanmak çocuğun duygularını dışa vurmasını engeller.
Eğer çocuk 7 yaşından küçükse götürülmesi önerilmez. 7 yaşından büyük ise cezaneye gelmeye isteğinin olup olmadığı sorulmalıdır.
Ölen kişinin anılacağı yer şeklinde tanımlanmalıdır. Ancak daha sonraki süreçlerde mezarlığa çiçek veya resim götürmek isterse bu engellenmemelidir.
Mezar kavramı ‘o toprağın altında’ şeklinde tanımlanmamalıdır.Mezar ölen kişinin çiçek bahçesi olduğu şeklinde tanımlanabilir.
Çocuk çoğunlukla sizin tuttuğunuz türde bir yas sürecini örnek alır. Ölümden sonra sizin tepkileriniz, ölüm kavramının çocuk için ne kadar yıkıcı olabileceğini belirleyen önemli bir etkendir.
Çocuğa kayıptan önceki yaşantısının aynı şekilde devam edeceği ve güvende olacağı duygusu hissettirildiğinde çocuk kayıp sonrası yas süreciyle sağlıklı biçimde başedebilecektir.
Hangi Durumda Uzman Yardımı Almalıyım? Sorusuna da açıklık getirilen önerilerde;
Uyku bozukluğu, Yeme bozuluğu, İdrar ve dışkı kaçırma, Ağlama nöbetleri,
Yanınızdan ayrılamama durumu, Çökkün, kırılgan ve kaygılı duygulanım,
Öfke patlamaları, Huzursuzluk belirtileri, Sosyal hayatında uyumsuzluk durumlarında Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine veya Kıbrıs Türk Psikologlar Derneğine başvurabilineceğini belirtildi.
Travma haberlerini sunarken medya kuruluşlarına da önerilerde bulunulan açıklamada,
“Deprem gibi doğal afet haberlerini almak çocuk ve yetişkin fark etmeksizin duygusal olarak zorlayıcı ve sarsıcıdır. Bu nedenle yapılan haberlerin içeriği, habere erişen bireylerin üzerinde çok ciddi psikolojik etkilere yol açabilmektedir. Bu yüzden bu konuda azami özen gösterilmelidir.” İfadelerine yer verildi.
Medya Çalışanlarına Öneriler ise,
- Depreme ilişkin haberlerde izleyenleri travmatize edebilecek ayrıntılar verilmemelidir.
- Hayatını kaybeden ya da yaralılara ilişkin görüntülerin verilmemesi ya da sansürlenmesi gerekmektedir.
- Haberin başında olumsuz öğe uyarısı verilmelidir.
- Reklamlar travmatik haberler içerisinde kullanılmamalıdır.
- Yapılacak olan haberin her zaman doğruluğu teyit edilmelidir.
- Medya çalışanları kendi fiziksel ve psikolojik sağlıklarını gözlemlemeli ve kendilerine dikkat etmelidir. Şeklinde sıralandı.
Enkaz bölgesinde araştırma yapılırken ve haberleri yazarken medya çalışanlarının da travmatik öğeye maruz kaldığı belirtilen açıklamada, bu süreçte medya çalışanlarının, özellikle travmatik olaya maruz kalan kişilerle veya yakınlarıyla görüşme yaparken ‘ikincil travma’ denilen durumu deneyimleyebilme olduklarına işaret edildi.
Bu yüzden, bu çok kıymetli görevi yerine getirirken, çalışanların kendilerini de gözlemlemeleri, gerektiğinde ise psikolojik destek almaları gerektiğinin altı çizildi.