Meclis Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçesi ele alınıyor.
İlk sözü alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Meclis’te yapılan görüşmenin bütçenin ilgili birimin görev yetki ve sorumluluklarını yerine getirmesi için uygun olup olmadığı üzerine olduğunu kaydederek, esas meselenin Cuhurbaşkanlığı’nın görev, yetki ve sorumluluklarının hangilerini yerine getirdiği konusunda olduğunu söyledi.
Erhürman, Anayasal düzenin cumhurbaşkanlığına yüklediği ilk görevin devletin ve toplumun birlik ve bütünlüğünü temsil etmek olduğunu kaydederek “bunu temsil eden bir cumhurbaşkanlığı makamına sahip miyiz?” diye sordu.
Erhürman, yerel seçimler sürecinde cumhurbaşkanının sahada olduğunu ifade ederek, bunun daha önce görülmemiş bir hareket olduğunu söyledi.
Bu tavrın bir süredir devam ettiğini anlatan Erhürman, Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsız olmak gibi bir duruş sergilemediğini ifade etti, “partili bir cumhurbaşkanlığı yaratılmıştır” dedi.
Bunun dışında Cumhurbaşkanlığının Cumhuriyet Güvenlik Kurulu’nu toplama görevini yerine getirmediğini de kaydeden Erhürman, taahhüt edildiği halde Ulusal Konsey kurulması girişiminin de yapılmadığını söyledi.
Erhürman bunlar yapılmazken, muhtarlık seçimleri için kapı kapı gezilip oy istendiğini belirtti.
Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Başkanı’nın anma töreninde yaptığı konuşma siyaset yapmak olarak tanımlanırken, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaların siyaset olmadığının söylendiğini kaydeden Erhürman, Anayasal düzenin dışına çıkılmasının normal hale getirildiğini kaydetti.
Yerel seçim sonuçlarına işaret eden Erhürman, bu UBP’nin milli davaya bakışıyla ilgili referandum olarak görülürse, bu bakışın reddedildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanının asli görevinin Kıbrıs sorununun çözümü için çalışmak buna kadar geçecek zamanda Kıbrıs Türk halkını dünyayla buluşturmak olduğunu dile getiren Erhürman, “hangisi gerçekleşiyor” diye sordu, hiçbir şey yapılmadığını söyledi.
Taşınmaz Mal Komisyonu gibi AİHM’den onay alabilmiş kurumların doğru zeminde hareket edilerek hayata geçirilmiş unsurlar olduğunu ifade eden Erhürman, Kapalı Maraş’la ilgili doğru zeminde hareket edilmediğini ifade etti.
Yerinden söz alan UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu’nun Kapalı Maraş konusunda hangi yanlışın yapıldığını sorması üzerine Erhürman, BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre kapsamlı çözümden önce Kapalı Maraş açılacaksa bunun BM idaresinde yapılması gerektiğini dile getirdi.
Erhürman bu açıklamalarının CTP Maraş’ın açılmasını istemiyor diye yorumlanmaması gerektiğini dile getirerek kendilerinin Maraş’ın açılması için ortaya koyduğu önerilere işaret etti.
Kıbrıs sorununun çözümünün Cumhurbaşkanlığının ifade ettiği şekilde asla sağlanamayacağını dile getiren Erhürman görev ve yetkilerini yerine getirmeyecekse Cumhurbaşkanlığının bütçesini görüşmenin bir anlamı olmadığını belirtti.
CTP Milletvekili Asım Akansoy ise Cumhurbaşkanlığının Kıbrıs Türk halkının temsiliyeti bakımından çok önemli bir makam olduğunu dile getirerek Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın dönemini eleştirdi.
Yapılan açıklamalar ve atılan adımlar nedeniyle bu dönemde Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda itibar kaybı yaşadığını söyleyen Akansoy, egemen eşitlik tezi ortaya konarken diğer yandan da 1960 Cumhuriyeti ile ilgili kurucu ortaklık iddiasının da sürdüğünü dile getirdi ve buna benzer örnekleri sıraladı.
“Kapalı Maraş konusundaki kararları kim veriyor” diye soran Akansoy, bu kararların hangi ihtiyaca göre verildiğini de sordu.
Kıbrıs sorununu ve içinde bulunulan belirsizliği ortadan kaldırmak için ortak akla ihtiyaç olduğunu belirten Akansoy bu ortak aklın Cumhurbaşkanlığında oluşturulamadığını söyleyerek bunun Meclis’te yapılması gerektiğini dile getirdi.
KKTC’nin tanınmasının BM Güvenlik Konseyi kararı gerektirdiğini dile getiren Akansoy, atılacak adımların bu nedenle bu zeminde tutulmasının önemli olduğunu kaydetti.
Uluslararası konjonktürün dağınık halde olduğunu anlatan Akansoy, öte yandan hedefsizlik içinde olunduğunu söyledi.
T.ürkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu’nun bir konuşmasında KKTC-TC arasındaki ilişkilerin kardeşlik hukukuna dayandığını söylediğini kaydeden Akansoy bunun doğru bir söylem olduğunu ancak bunun bir halkın istek ve özlemlerini yok saymak, kardeş ülkenin aydınlarının terörist ilan edilmesi demek anlamına gelmediğini dile getirdi. Akansoy Türkiye’ye giremeyen Kıbrıslı Türk aydınların neden Türkiye’ye giremediğinin açıklanmasını istedi.
CTP Milletvekili Fikri Toros ise konuşmasında Kapalı Maraş hakkında halkın senaryolarla kandırıldığını söyledi.
Toros Kapalı Maraş’ın Yeşil Hat’tan farksız olduğunun söylendiğini ancak BM kararlarına göre Kapalı Maraş’ın hangi koşullarda açılabileceği ve o güne kadar hangi statüde olduğunun açıkça tanımlandığını ifade etti.
Bu kararların tavsiye niteliğinde kararlar da olmadığını dile getiren Toros, “KKTC toprağıdır, Yeşil Hattın kuzeyindeki diğer bölgelerden farksız değildir” söylemlerinin doğru olmadığını anlattı.
Kapalı Maraş’ın açılmasını en çok destekleyenlerden olduğunu kaydeden Toros, UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu’nun “federasyon üzerine müzakereler sürse Maraş’ı açmamız mümkün olur muydu” sorusu üzerine, “Kapalı Maraş açılmamıştır. Kapalı Maraş açılımı Sayın Ersin Tatar’ın ürettiği yeni siyasetin bir parçasıdır” dedi. Toros, bunun Kıbrıs Türk halkını tecrit etmek, dünyadan uzaklaştırmak için atılmış bir adım olduğunu öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sorumluluklarını ihmal ettiğini de savunan Toros, örneğin içte meydana gelen muhtelif hükümet krizleri sırasında teamüllerin göz ardı edildiğini, Türkiye’de yaptığı konuşmalarda Kıbrıs Türk halkının aidiyetini tartışmaya açtığını, Kıbrıs Türk halkını küçük düşürdüğünü ve rencide ettiğini söyledi.
Müzakere heyetinin Cumhurbaşkanı Ersin Tatar döneminde “göstermelik” bir heyet haline getirildiğini öne süren Toros, Tatar’ın Meclis’le müzakere içinde hareket etmek zorunda olduğunu kaydetti.
Aralarında kendisinin de olduğu bazı kişilerin Cumhurbaşkanı Tatar tarafından “Rumcu” olarak tanımlandığını dile getiren Toros, kendilerinin adil bir kapsamlı çözümle adada kalıcı barışın tesis edilmesini isteyen kişiler olduğunu ifade etti, “asla kabul edilemez olan bu davranışını en sert kelimelerle kınıyorum” dedi.
CTP olarak iletişim ağları çerçevesinde yürüttükleri diplomatik temaslarla Kıbrıs Türk toplumunun BM ve AB ile ilişkilerini muhafaza etmeye devam ettiklerini söyleyen Toros, Kıbrıs sorununun çözümü adına çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.
Türkiye ve Güney Kıbrıs’taki seçimler arifesinde Kıbrıs sorununda yeni bir gelişme beklemediğini söyleyen Toros öte yandan Kıbrıs sorunu odaklı bölgesel krizlerin tırmanmayacağını da kimsenin söyleyemeyeceğini dile getirdi.
Toros, Anastasiadis’in adımlarıyla çıkmaza giren sürecin iki tarafın kabul edeceği bir anlaşmanın önünü açması için müzakere yöntemlerinin gözden geçirilip böyle bir başarısızlığa yer bırakmayacak hale getirilmesi gerektiğini anlattı.
İki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon modelinin yeniden müzakere edilerek bir sonuç alınması gerektiğini söyleyen Toros, bunun Kıbrıs’ta gerçek demokrasinin tecelli etmesi açısından da gerekli olduğunu kaydetti.
Ukrayna savaşının gittikçe çok boyutluluk kazandığını da ifade eden Toros, bunlarla ilgili müzakereler sürerken Doğu Akdeniz’deki güç paylaşımının da gündeme geleceğini dile getirdi, bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak Kıbrıs sorunun dahil siyasetin ivedilikle gözden geçirilmesi gerektiğini bildirdi.TAK