“Kanlı Noel” katliamında şehit düşen Lütfi Celül’ün ailesi: Ellerinden gelseydi tüm Kıbrıs Türk halkını öldüreceklerdi

0
131

EOKA terör örgütü militanları tarafından 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine yönelik başlatılan ve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen katliamda şehit düşen ve 59 yıldır naaşı bulunamayan Lütfi Celül’ün ailesinin acısı ilk günkü tazeliğini koruyor. Lütfi Celül’un yeğeni Nejla Clements, “Bir gecede ellerinden gelseydi tüm Kıbrıs Türk halkını öldüreceklerdi”

Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’te terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik başlattığı ve tarihe “Kanlı Noel” olarak yazılan katliamın üzerinden 59 yıl geçti.

EOKA militanlarının katliamda öldürdüğü 364 şehitten biri olan Erenköylü Lütfi Celül’un naaşı halen bulunamadı.

İngiltere’de yaşayan Lütfi Celül’un yeğeni Nejla Clements, amcasını son kez şehit düşmeden iki ay önce Ekim 1963’te gördüğünü, amcasının kendisini otobüsüyle Kıbrıs’taki havalimanına bıraktığını ve İngiltere’ye geldiğini söyledi.

O tarihten bu yana İngiltere’de yaşayan 75 yaşındaki Nejla Clements, katliamın 59’uncu yılında şehit amcasını, o dönem yaşananları ve olayların seyrini değiştiren Türkiye’nin müdahalesini AA muhabirine anlattı.

“Amcam, yiyecek ve ilaç getirmek için köyden çıkmıştı”

Clements, deniz kenarında yer alan Erenköy’ün o dönem iki Rum köyü arasında bulunduğunu ve Rumların 1958-1964 yıllarında Kıbrıs Türklerine yönelik baskı ve korku kampanyası yürüttüğünü anlattı.

Türk Mukavemet Teşkilatına (TMT) üye olan amcası Lütfi Celül’ün, diğer üyelerle kendi köyü dahil civardaki Kıbrıs Türklerinin yaşadığı 5 köyü koruduğunu söyleyen Clements, Rumların köylere yiyecek ve ilaç dahi girmesine izin vermediğini belirtti.

Clements, EOKA militanlarının 21 Aralık 1963’te başlattığı katliamla Kıbrıslı Türklerine yönelik baskıyı iyice artırdığını ve köylerinden çıkmalarına dahi izin vermediklerini belirtti.

Amcası Lütfi Celül’un Aralık 1963’ün son haftasında birkaç kez yiyecek getirmek için arkadaşlarıyla köyden çıkmaya çalıştığını ancak Rumların izin vermediğini anlatan Clements, “Ocak’ın 1’inde yine denedi ve ondan sonra onu kimse görmedi, hiç kimse görmedi. O günden sonra bir daha eve gelmedi.” dedi.

Clements, TMT üyelerinin bir telefon hattı üzerinden üst makamlarla iletişim kurduğunu ve bunu fark eden Rumların bu hattı kestiğini söyleyerek, Lütfi Celül’ün da neler olduğunu anlamak ve üst makamlardan bilgi almak için de köyünden ayrıldığını anlattı.

Nejla Clements, “Köyde başka bir haber kanalı kalmadı, bir de onu araştıracaktı ama birinci amacı yiyecek getirmekti. Un, buğday, kuru yiyecekler getirmekti. İşte böyle bir amacı vardı.” dedi.

“Kıbrısımı bırakmam dedi”
30 yaşında katliamda şehit düşen amcası Celül’ü herkesin kahraman olarak gördüğünü dile getiren Clements, “Babam (onun dönmesini) çok bekledi. Biz de bekledik, gençtik. Üzüldük çok üzüldük.” diye konuştu.

Clements, o dönem Lütfi Celül’ün kardeşlerinin Londra’da olduğunu ve sadece kendisinin Kıbrıs’ta yaşadığını belirterek “Babam çok üzülürdü. ‘Yalnız bıraktık kardeşimi’ derdi. Yalvardılar. O da buraya gelsin diye. Bir zaman geldi ama burası hoşuna gitmedi, beğenmedi. Geri gitti. Kıbrısımı bırakmam dedi.” ifadelerine yer verdi.

Amcası Celül’un şehit düştüğünde biri 2 yaşında 4 küçük çocuğu olduğunu söyleyen Clements, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Babaannem, biz Kıbrıs’ta nene deriz, çok çekti. Nenem, amcamın eşi yıllarca beklediler. Kimin öldürdüğü belli oldu. EOKA’dan birkaç kişi. Bu kötülüğü kimin yaptığı belli oldu ama nerede gömüldü, kemikleri nerede söylemiyorlar. Şimdiye kadar söylemediler. Otobüsüne ve arkadaşına ne oldu hiç bilmiyoruz.”

“Bir gecede ellerinden gelseydi tüm Kıbrıs Türk halkını öldüreceklerdi”
Lütfi Celül’ün oğlu Alper Lütfüoğlu’nun halen adalet arayışında olduğunu, babasının kemiklerini araştırdığını ancak henüz bulunmadığını söyleyen Clements, Birleşmiş Milletler (BM) ve birçok farklı örgütün de yaptığı araştırmaların sonuçsuz kaldığını anlattı.

Clements, “O zamandan beri 8 Ağustos’ta giderler ve şehitleri anarlar. Bizim amcamızın mezarı yok ama bir resmi var. Biz de gidip resme bakarız. Bu ağustos oradaydım. Gittim, gördüm. Resmi bile olsa gidip görürüm.” dedi.

Nejla Clements, “Kanlı Noel” katliamının aslında bir soykırım olduğunu ifade ederek “Tabii ki bence genocide (soykırım) çünkü anladığıma göre, okuduğuma göre bir gecede ellerinden gelseydi tüm Kıbrıs Türk halkını öldüreceklerdi, adamları, önlerine kim geçse öldüreceklerdi. Böyle bir planları vardı. O belliydi. Evet bence genocide (soykırım) ama yapamadılar işte.” diye konuştu.

Nejla Clements, ayrıca, amcası Lütfi Celül’ün de çok yakın arkadaşı olan dayısı Fadıl Elmasoğlu’nun Erenköy’ün mücadelesini anlattığı “Erenköy ve Hayat” adlı kitabını İngilizceye çevirdiğini söyledi.

“Dayım, Lütfi amcamın can arkadaşıydı. O yüzden benim için önemli.” diyen Clements, Kıbrıs Türkü ve Erenköy ile ilgili gerçekleri herkesin bilmesi için dayısının kitabını İngilizceye çevirdiğini dile getirdi.

Clements, kitabın, British Library, Oxford Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi başta olmak üzere çok sayıda üniversitenin yanı sıra Dublin ve Edinburgh kütüphanelerinde de bulunduğunu söyledi.

“Türkiye’nin yardımı olmasaydı KKTC olmazdı”
Nejla Clements, Türkiye’nin müdahalesinin Kıbrıs’ta bir dönüm noktası olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin yardımı olmasaydı KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) olmazdı. Kıbrıs Türkü bilmem belki birkaç tane bulunurdu ama o günleri yaşayanlar bilir ki Kıbrıs Türkü’nün ne çektiğini o zamanın insanı çok iyi bilir. Annem, babam, kardeşlerim. 1958’de EOKA tarafından baskı yapıldı bize. Bombaladılar. Bizim köyün ailelerinin hepsi bir insan kaybetti. Kıbrıs Türkü kalır mıydı? KKTC diye bir devlet, memleket olur muydu? Bence olmazdı. Biz Erenköylülerin hepsi bunu anlıyor.

Bence Türkiye olmasaydı şimdi Kıbrıs’ta Kıbrıs Türkü zor bulunurdu. Onun için çoğumuz buraya (İngiltere’ye) geldik. Babamız bizi buraya getirdi. 6 çocuğu vardı, 6 kardeştik biz. Ben, annem ve kız kardeşim 1958’de neredeyse ölüyorduk. Yine Lütfi Amcamın arabasıyla kaldığımız yerden köye doğru yola çıkarken gece EOKAcılar arabaya saldırdılar, yaralandık. Neredeyse ölüyorduk. Onun için buraya geldik. Çok sayıda Kıbrıs Türkü buraya kurtulmak için geldi. Bence Türkiye olmasaydı Kıbrıs Rum olacaktı. Herkes öyle anlamıyor mu? Bazen şaşırıyorum. Herkes bunları nasıl anlamıyor diyorum ama işte Erenköylüler bunu çok iyi anlıyor, biliyor.”

“Kanlı Noel” katliamında 364 kişi şehit düşmüş, 103 Türk köyü boşaltılmıştı
Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’te terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik başlattığı ve tarihe “Kanlı Noel” olarak yazılan katliamda 364 kişi şehit düşmüş, 103 Türk köyü boşaltılmıştı.

Rumların Kıbrıs Türklerine karşı başlattığı silahlı saldırılar “Kanlı Noel” olarak adlandırılırken bu saldırılar, Ada’daki toplumlar arası çatışmaların başlangıcı olmuştu.

AA/BRT

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here