Kıbrıs Türk Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği bu yıl Dünya Diyabet Gününün temasının “Gelecek İçin Eğitim” olarak belirlendiğini açıkladı.
Dernekten yayımlanan 14 Kasım Dünya Diyabet Günü mesajında, kronik bir hastalık olan ve komplikasyonları ile birlikte önemli bir sağlık sorunu olan diyabetin günümüzde artık önlenebilir bir sağlık sorunu olarak kabul edildiği belirtildi.
Dernek Yönetim Kurulu adına Başkan Dr. Hasan Sav ve Sekreter Doç. Dr. Umut Maraşuna imzasıyla yayımlanan mesajda, Diyabet yani şeker hastalığının eğitimle önlenebilen ve tedavi edilebilen bir sağlık sorunu olduğuna, bunu erken fark edebilen kişi ve toplumların diyabet ve diyabetle birlikte ortaya çıkan yaşamı tehdit eden yıkıcı komplikasyonları önleyebileceklerine vurgu yapıldı.
Eğitimin diyabetliler ve diyabetli yakınları için olduğu kadar sağlık yöneticileri için de elzem olduğu kaydedilen mesajda, diyabet önleme ve tedavisinde önemli başlıkların beslenme ve yaşam tarzı planlanması, egzersizi de içeren hareketli hayat, uygun diyabet tedavisi ve diyabet komplikasyonlarının izlenmesi ile tedavisi olduğu hatırlatıldı.
-“Maalesef sağlık sitemimiz nedenleri değil sonuçları tedavi etmek üzerine kurulu…”
Mesajda ayrıca şunlara yer verildi:
“Ülkemizde maalesef güncel diyabet tedavisine gerekli önem verilmemektedir. Aksine diyabetin komplikasyonlarına yönelik yatırımlar başı çekmekte ve popülist yaklaşımlarla bunlar desteklenmektedir. Elbette yeterli ve modern anjiyo merkezlerimiz olmalı, ileri göz ameliyatları için altyapımız ve yeterli diyaliz ünitelerimiz olmalıdır.
Ancak diyabetin güncel ve tıbbi kılavuzlara uygun yeterli ve etkili tedavisi ihmal edilmemelidir. İyi bir diyabet tedavisi diyabetin komplikasyonlarının tedavisi değildir. İyi bir diyabet tedavisi diyabetin komplikasyonlarının önlenmesini sağlayacak tedavidir. Maalesef sağlık sistemimiz nedenleri değil sonuçları tedavi etmek üzerine kuruludur.
Komplikasyonsuz diyabetin tedavi maliyeti kalp, nörolojik ve böbrek komplikasyonları olan diyabetli hastalara göre önemli ölçüde düşüktür.
Halen sağlık sistemimizde modern ilaç tedavilerine ulaşmak hiç de kolay değildir. Tüm dünyada diyabet tedavi kılavuzlarına uygun olarak kullanılan modern insülin ve oral antidiyabetikler ülkemizde ya bulunamamakta ya da ilaç kurulları gibi uğraştırıcı işlemler sonucunda temin edilebilmektedir. Hekimlerimizin reçeteleri maalesef özgür değildir. Birçok branşlarda bu böyledir. Sağlıkta gider kalemlerinin düzenlenmesinde Türkiye’de sosyal güvenlik kurumunun uyguladığı ‘Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)’ esas alınmasına rağmen Türkiye’de aile sağlığı merkezlerinde reçete edilebilen birçok ilacı uzman hekimlerimiz doğrudan yazamamaktadır. Sosyal sigortalardan ilaç alan hastalar için de durum aynıdır. Kısaca geri ödeme listesinde olan ilaçların temini, zor, uğraştırıcı ve deyim yerindeyse caydırıcıdır.
Diyabetin önlenmesi ve tedavisine yönelik sürdürülebilir kalıcı plan ve projeler yapılmalı ve yaşam boyu eğitim bunun temelinde yer almalıdır.
Sağlıklı beslenme ve yaşam bilincinin tüm ilk ve orta öğrenim boyunca eğitim müfredatında yer alması sağlanmalı, çocukluktan itibaren obezite ve diyabet de dahil olmak üzere buna bağlı komplikasyonların önlenmesine çalışılmalıdır.
Ülke insanının çalışma şartları ve gelir düzeyinin egzersiz ve aktif bir yaşam sürdürebilecek düzeye getirilmesi beden ve ruh sağlığı yerinde bir toplum oluşturulması için gereklidir.
Yeterli spor sahaları, yürüyüş yolları ve yeşil alanlar yaratılması için çalışılmalıdır. Kentlerimizdeki inşaat yoğunluğunun önüne geçilmesi, yeşil alanların korunması ve halkımızın yürüme mesafesinde spor alanlarına ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Yaşam alanlarından kilometrelerce uzakta yürüyüş ve egzersiz alanları oluşturmak geniş kitlelerin işine yaramamaktadır.
Diyabet, maliyeti yüksek ve ölüm nedenleri arasında üst sıralarda yer alan bir hastalıktır. Buna karşın başarılı diyabet tedavi yönetimi ve önleme çalışmaları ile yaşam kalitesi ve komplikasyonların önlenmesinin mümkün olduğu bilimsel çalışmalar ile gösterilmiştir. Bunların ışığında planlı ve etkili bir diyabet politikası oluşturulması hükümetlerimiz ve sağlık yöneticilerimizin görevi olmalıdır.”