Dışişleri Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün 2 Kasım’da yaptığı açıklamayla, Rum tarafının Kıbrıs konusundaki görüşlerini tekrarladığına işaret ederek, “Her şeyden önce Amerika Birleşik Devletleri’nin bir yandan Rum tarafına silah satışı yapması diğer yandan ise “Ada’da bir çözümü” desteklediklerini ifade etmesi inandırıcı değildir” dedi.
Dışişleri Bakanlığı, kabul edilebilir bir anlaşmaya bir tarafı silahlandırarak varılmasının mümkün olmadığını Amerika Birleşik Devletleri yetkililerinin bildiğinin aşikar olduğunu belirtti.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Ada’da kendini Türk ulusunun bir parçası olarak gören Kıbrıs Türkleri ve kendini Helenizmin bir unsuru olarak gören Kıbrıs Rumlarının yaşadığı anımsatılarak, “Amerika Birleşik Devletleri yetkililerinin ‘Kıbrıslı’ diye bir millet olduğundan bahsetmesi ve Ada’nın en temel olgularını bilmemezlikten gelmesi ise manidardır” denildi.
Dışişleri Bakanlığı, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi;
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün ülkemizdeki mevcudiyetini ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için ülkemiz ile Birleşmiş Milletler arasında yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu uzun süreden beri ısrarla ve defaatle kayda geçirmektedir.
Bu görüşten hareketle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti proaktif davranarak, Birleşmiş Milletler yetkililerine her iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaşma taslağı sunmuştur. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün ülkemizdeki faaliyetlerini sürdürmesinin yolunu açacak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bu adımına Amerika Birleşik Devletleri’nin olumlu yaklaşmasını bekliyoruz.
Elli yıl önceki şartlar gözetilerek görüşülmeye başlanan ve birçok kez Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle başarısız olan “federasyon” formülünde Amerika Birleşik Devletleri’nin halen ısrar etmesi değişen koşullar ile bağdaşmamaktadır. Federasyonu hedef alan müzakerelerin Rum tarafınca reddedildiği tescillenmiştir. Ancak daha da önemlisi Ada’da iki Halk ve iki Devlet bulunmaktadır. Ancak bu olguyu dikkate alan bir çaba bölgede ve Ada’da arzulanan istikrar ve refah ortamını yaratabilecektir”