Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna’daki savaşın etkilerini en aza indirgemek için Türkiye ve BM’nin çok sıkı çalıştığını, ateşkesin ve barış görüşmelerinin yeniden başlamasının ise biraz zaman alacağını söyledi.
Guterres, 20 Eylül’de New York’ta dünya liderlerini bir araya getirecek en büyük diplomasi forumu olan BM 77. Genel Kurul Görüşmeleri öncesi AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
BM Genel Sekreteri, Rusya-Ukrayna savaşı, Türkiye’nin arabuluculuk rolü, tahıl anlaşması, BM Güvenlik Konseyi reformları, dünyanın birçok yerinde devam eden krizler ve savaşlar ile iklim değişikliği konularında değerlendirmelerde bulundu.
AA’nın yönelttiği sorular ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in cevapları şöyle:
SORU: Gelecek hafta BM 77. Genel Kurulu Görüşmelerine katılmaya hazırlanan dünya liderlerine bu yılki mesajınız ne olacak ve liderlerden ne tür taahhütler duymak istiyorsunuz?
CEVAP: Ana mesajım jeopolitik bölünmüşlükler arasında köprü kurmamız gerektiği. Bugün en büyük güçler Çin, ABD ve Rusya arasındaki jeopolitik bölünmüşlük karşı karşıya olduğumuz birçok sorunun çözümünü felç etmiş durumda. İklim değişikliği ülkeleri mahvediyor. Pakistan’dan yeni döndüm. Kendi ülkem Portekiz’in üç katı büyüklüğünde bir alanın sular altında kalması ve sonrasındaki acı görüntüleri hayal edemezsiniz. Artan çatışmalar ve sonrasında sadece savaşanlara değil ayrıca dünyanın geri kalanına yönelik dramatik etkilerine bakın. Ukrayna’daki savaşın gelişmekte olan ülkelerin ekonomisine, bu ülkelerdeki gıda güvenliğine, enerjiye erişimine etkisine bir bakın. Aynı zamanda gelecekteki salgınlara hazırlıklı olmak (gerekiyor). Dünyanın Kovid-19 salgını karşısında birlik olamadığını gördük. Birkaç yıl içinde daha kötü bir pandemi ile karşı karşıya kalabiliriz. Şu an, ülkelerin dünyanın ve uluslararası toplumun gerilim, kargaşa, ve krizlere neden olabilecek büyüyen bir eşitsizlikle ve tehlikeyle karşı karşıya olduğunu anlaması gereken bir an. Farklı pozisyonlar, farklı bakış açılarına rağmen, uluslararası toplum olarak bizi ve gezegeni yok edecek sorunlara karşı bir araya gelmenin yolunu bulmamız gerek.
SORU: Ukrayna’daki savaştan bahsettiniz, ülkeye akan silah sevkiyatına ve Ukrayna’nın başlattığı karşı saldırılarla tüm topraklarını geri alma konusundaki kararlığına bakıldığında savaşın biteceğine dair hiçbir ibare göremiyoruz. Yakın zamanda ateşkes ya da barış görüşmeleri umudu var mı ya da Ukrayna’daki savaşın Suriye’de, Yemen’de, Libya’da olduğu gibi uzamasından endişe duyuyor musunuz?
CEVAP: Biraz zaman alacağını düşünüyorum ama umarım diğer krizler gibi sonsuza kadar sürmez. Tarafların ateşkesin, BM Şartı ve uluslararası hukuka dayalı barışın gerekliliğini anlaması biraz zaman alacak ama bu yapacak çok bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. BM ve Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşın dramatik sonuçlarına çözüm bulma konusunda sağlam bir ortaklığı var. Karadeniz Tahıl Girişimi BM ve Türkiye’nin arabuluculuğu sayesinde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ben bizzat anlaşmanın devam etmesi için uğraşıyoruz. Aynı zamanda şu anda aynı kanallar üzerinden Ukrayna’dan geçen bir boru hattıyla Rusya’nın amonyum nitrat ihracatı olasılığını görüşüyoruz. Ukrayna’daki savaşın etkilerini en aza indirgemek için Türkiye ve BM çok sıkı çalışıyoruz. Örneğin bugün Rusya Devlet Başkanı Putin ile konuştum. Cumhurbaşkanı Erdoğan onunla Semerkant’ta görüşecek. Hem Ukrayna hem Rusya ile görüşürken mesajlarımızın oldukça benzer olacağına inanıyorum çünkü Türkiye de BM de barış için uğraşıyor.
SORU: Ukrayna ve Rusya arasındaki tahıl anlaşmasında Türkiye ile çok yakın çalıştınız. Geçen hafta Rus yetkililerden anlaşmaya rağmen kendi gıda ve gübrelerini ihraç edemedikleri yönünde şikayetler duyduk. Anlaşma ilk olarak 120 günlüğüne imzalandı ve şu an uzatılmayacağı yönünde endişeler var. Siz de aynı endişeleri taşıyor musunuz? Rusya’nın endişelerini gidermek için sizce anlaşma revize edilmeli ya da genişletilmeli mi?
CEVAP: Endişeler yerine sorunları çözmekle ilgileniyorum ve çözülmesi gereken ilk sorun Rus gıda ve gübresinin uluslararası pazarlara erişimi. Hala birtakım engeller var, daha önce defalarca tekrarlanan ”yaptırımların gıda ve gübreyi etkilemediği” söyleminin gerçeğe dönüşmesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ve ABD, AB ve diğer ortaklarla çalışıyoruz. Gübre pazarında daralma olduğu bir dönemde Rus gübresine çok ihtiyacımız var. Dünyanın birçok yerinde insanlar gübre sıkıntısı nedeniyle topraklarının hepsini ekemiyor. Ukrayna üzerinden Rusya’dan amonyum nitrat ihracatını hedefleyen bir müzakere yürütüyoruz…Bu yüzden elde edilen kazanımları korumak ve bu kazanımları genişletmek için çok çalışıyoruz ve bu noktada Türkiye ile iş birliği yine son derece önemli.”
SORU: Çabalardan bahsettiniz ama bir taraftan da Ukrayna’da kitleler halinde yerinden edilmeler görüyoruz, ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu, evlatlık verilmek üzere çocukların kaçırıldığını duyuyoruz. Geçen hafta BM, Ukraynalı çocukların evlatlık verilmek üzere zorla Rusya’ya transfer edildiği yönünde güçlü iddialar olduğunu söyledi. Rusya, Ukrayna’dan 900 bin ila 1,6 milyon kişiyi zorla Rus topraklarına transfer etmekle suçlanıyor. Savaş suçlarından bahsediliyor. Sizce Ukrayna’da savaş suçları işlendi mi?
CEVAP: Bu kararı mahkemeler verir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Ukrayna’da ve bunu tam anlamıyla soruşturmak da Uluslararası Ceza Mahkemesinin işi. Ciddi insan hakları ihlalleri olduğunu biliyoruz. İnsan Hakları Yüksek Komiserliği bu konuda aktifti ve pozisyonu net. İnsanların farklı şekillerde acı çektiğini biliyoruz. Ukrayna kontrolündeki bölgeler olsun, Rusya kontrolündeki bölgeler olsun ya da Rusya olsun, buralarda uluslararası insani hukuka ve insan haklarına saygı gösterilmesi için uğraşıyoruz ve tabii ki BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinden iradeleri dışında transfer edilmiş olabilecek kişilerin durumuna özellikle daha duyarlı olmasını istedim.
SORU: BM, öte yandan insani yardımlar konusunda fon kriziyle karşı karşıya ama Ukrayna’ya yardım konusunda durum pek de böyle değildi, kriz yaşanmadı. BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths de bu konuyu gündeme getirdi ve donör ülkelerin Ukrayna’ya gösterdiği cömertliği diğer ülkelere göstermediğini söyledi. Ukrayna’ya yaptıkları yardımları Suriye, Libya, Etiyopya gibi ülkelere yapmayan donörlere ne söylemek isterseniz?
CEVAP: Mesajım çok net. Bu ülkelerin desteğe ihtiyacı var ve Ukrayna’ya yardım yapmak için dünyanın farklı yerlerinde aşırı tehlikeye maruz kalanlara ve sıkıntı çekenlere daha az destek vermek tasavvur edilemez. Yardım yapan ülkelerin dünyanın farklı bölgelerinde karşı karşıya olduğumuz dramatik insani durumlara kayıtsız kalarak Ukrayna’ya ve Ukrayna halkına destek verilemeyeceğini anlayabileceğini düşünüyorum.
SORU: Güvenlik Konseyi’ne gelecek olursak uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan ülkelerin aslında sorunun kendisi olduğunu görüyoruz. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı tam teşekküllü bir savaş başlatması, Çin’in Myanmar konusundaki kararları engellemesi ve ABD’nin İsrail-Filistin sorunu konusundaki veto geçmişi örnek olarak sıralanabilir. Güvenlik Konseyi’nde reform yapılmasını siz de istiyoruz ancak daha önce ”bunun hemen mümkün olmayacağı” yönünde açıklamalarınız da oldu. Reform konusundaki isteksizlik, BM’nin geleceğine bir tehdit teşkil ediyor mu?
CEVAP: Konuşmama jeopolitik bölünmüşlüklerden ve bu üç ülkeden bahsederek başlamıştım. Siz de bu üç ülkeden bahsettiniz. Bu yüzden birbirimizi çok iyi anladığımızı düşünüyorum. Sanıyorum 2021 ya da 2022’ydi. Bir oturum düzenlendi ve bu önemli bir adımdı. Öncelikle Genel Kurul, Güvenlik Konseyi’nin başarısız olduğu yerlerde bir dizi pozisyonlar üstlendi ve ikicisi Güvenlik Konseyi’nde bir ülke veto hakkını kullanırsa o ülke Genel Kurul’a giderek neden veto kararı aldığını açıklamak zorunda. Bu da Güvenlik Konseyi’ndeki tıkanmışlığın giderek fark edildiği anlamına geliyor. Bazı şeyler değişmeye başladı ve son bir yıldır bu değişimin doğru yönde olduğunu düşünüyorum.
SORU: Ukrayna’daki savaş nedeniyle dünyanın ilgisi Suriye, Libya, Yemen, Etiyopya ve diğer bölgelerdeki krizlerden başka bir yöne kaydı. BM Uluslararası Bağımsız Suriye Soruşturma Komisyonu ise yeni açıklanan raporunda Suriye’de yeniden büyük çaplı çatışmaların başlayabileceği uyarısı yapıyor. Unutulan bu krizler sizi ne kadar endişelendiriyor?
CEVAP : Endişeli değilim çünkü Suriye’de aktifiz. Libya’da çok aktifiz. Yemen’de çok aktifiz ve ateşkes hala devam ediyor ama yenilememiz gerekiyor. Afganistan’da, Sahel’de, Somali’de aktifiz. Aktif olmadığımız kriz bölgesi yok. Ukrayna’daki savaş dünyanın başka yerlerinde barış ve güvenlik için mücadelemizi, kararlılığımızı ve eylemlerimizi hiçbir şekilde etkilemiyor.
SORU: İklim değişikliği önceliklerinizden biri ve iklim değişikliğinden bahsederken torunlarınızı örnek veriyorsunuz. Gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki yavaş tutumuna baktığınızda torunlarınızın geleceğinden umutlu musunuz?
CEVAP: Umudumuzu asla yitirmiyoruz ama doğru yolda da değiliz…Sera gazı emisyonlarını azaltmamız gerek. Önümüzdeki birkaç yıl içinde sera gazı emisyonlarının hala artması bekleniyor ve öyle olursa sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmayı bırakın, 2 derece hatta daha fazlasına çıkacak bu da hayal bile edemeyeceğimiz bir gezegen anlamına geliyor. Pakistan’da bugün devasa boyutta yaşanan trajedi, dünyanın her yerinde benzer büyüklükteki birçok krizden biri haline gelecek. Bu nedenle liderlerin iklim değişikliğinin günümüzün en önemli sorunu olduğunu kesinlikle anlaması ve hem emisyonları azaltma hem de gelişmekte olan ülkelere destek vermeyi öncelikleri haline getirmesi gerek. Bu da iklim değişikliğinin zaten kaçınılmaz olan etkilerine karşı uyum ve dayanıklılık geliştirerek ve kayıp ve hasarı ciddi anlamda konuşmaya başlayarak yapılabilir. Paris Anlaşması’nda belirlenen bu konuların ele alınması şimdiye kadar hep ertelendi.