Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıs konusundaki güven yaratıcı önlemlerle ilgili açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanlığı açıklamasında şöyle denildi:
“BM Genel Sekreteri’nin eski Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’ın inisiyatifi ile Mart 2021 tarihinde başlatılan ve bu tarihten beridir Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın özel temsilcisi Ergün Olgun ve Rum müzakereci arasında haftalık olarak gerçekleştirilen değerlendirme ve koordinasyon toplantılarının 20 Mayıs 2022 tarihinde gerçekleşen birleşiminde, müzakerecilik görevine yeni atanan Menelaos Menelaou, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘a iletilmek üzere Cumhurbaşkanı’nın özel temsilcisi Ergün Olgun’a ve bir kopyasını da BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’a vermek üzere, Rum lider Nikos Anastasiadis’in, 19 Mayıs 2022 tarihli mektubunu tevdi etmiştir. Özel temsilci Olgun, mektubu hemen ana hatlarıyla içeriğini incelemiş ve mektubun başlıksız ve imzanın da o şekilde atılmamasına rağmen, mektubun başlangıcında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’ sıfatına atıf yapılmasının kabul edilmez olduğunu, tüketilmiş müzakere zeminine, geçerliymiş gibi atfın da kabul edilemez olduğunu, bunun çok gerilerde kaldığını ve sahadaki mevcut durumu yansıtmadığını, BM genel sekreterinin de dile getirmiş olduğu gibi, halihazırda iki taraf arasında ortak bir zemin bulma safhasında olunduğunu ifadeyle resmi yeni bir sürecin, ancak egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde, iki tarafın müktesep haklarının kabulünün ardından başlayabileceğinin altını çizmiştir. Bunlara ilaveten, mektupta atıfta bulunulan sözde Güven Yaratıcı Önlemlerle ilgili önerilerinin, geçmişte masaya getirilmiş ve gelinen noktada tüketilmiş zeminin bir bileşeni haline gelmiş, tamamen izlenim yaratmaya ve Rum tarafının yetki ve otoritesini tüm adaya yayma girişiminden başka bir şey olmadığını ifade etmiştir. Dolayısıyla bu sözde Güven Yaratıcı Önlemlerle ilgili önerileri, evvelce yaptığımız açıklamalara uygun olarak reddedilmiştir”
Açıklamada, iki taraf arasındaki güvenin yaratılmasına dair adımların, ancak iki tarafın egemen eşitlik ve eşit statü olarak tanımlanan müktesep haklarına dayalı olarak eşit fayda sağlayacak yeni, yaratıcı ve gerçekçi öneriler temelinde görüşülebileceği kaydedildi.
“Rum tarafı bunu yapmak yerine, Kıbrıs Adası’nın sözde tek hâkimi iddiasıyla suistimal etmekte olduğu statüsünü kullanarak bir yandan uluslararası topluma erişimimizi her alanda engellemeyi sürdürmekte, diğer yandan da ilgili çevreleri güven yaratmaya yönelik uğraş verdiğine inandırmaya çalışmaktadır. Bu durum en basit ifadeyle samimiyetsizliktir. Rum tarafı iki taraf arasında güven yaratmak istiyorsa öncelikle samimiyetini kanıtlamalı, Kıbrıs Türk halkını, gençlerimiz ve çocuklarımız dâhil, her alanda engelleme çabalarına son vermelidir” denilen açıklamada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bu anlayışla önümüzdeki dönemde, müktesep haklara saygı temelinde hem iki halkın hem Kıbrıs Adası’nın hem de bölgenin çıkarına olacak, ekonomisine ve refahına katkıda bulunacak öneriler üzerinde çalıştığı ve nihai hale getirildiğinde ilgili tüm taraflarla paylaşılacağı da belirtildi.